Sanırım bu yazı biraz günlük gibi olacak.
Evet yazılı haftasını daha yeni, geçen hafta atlattım ama sanki her şey yeni başlıyormuş gibi. Of, bilmiyorum. Yolunda gitmeyen şeyler var. Pişmanlıklarım var. Keşke dediklerim var. Emin olun şu an tek isteğim yazın gelmesi. Şu yazı dolu dolu geçireceğim. Fikirler bulacağım, bol bol ders çalışacağım, yarışmalara katılacağım, bir sürü kitap okuyacağım, dinleneceğim falan filan. Ama şu 2 ay dişimi sıkmam lazım.
Ayrıca 11. sınıfta okulumu değiştirmek istiyorum. Arada değiştirmesem mi diye kendime soruyorum. Ama hayır, bu sene gibi pişman olmak istemiyorsam yepyeni bir başlangıç yapacağım. Bak, sadece 2 ay. 2 ay.
Önümde deneme sınavları ve son yazılılar kaldı. Bugün quiz var. Biyoloji ve matematik. Şimdi Biyoloji'den fotosentez tekrarı yapıp fotosentez-solunum testleri çözeceğim. Daha sonra matematik parabollere çalışacağım. Soru çözeceğim. Belki 2 saat falan uyurum.
Bu da kendime bir not ola; 150416//00.38
Zirve Tek Kişiliktir.
Zirvenin daima tek kişilik olduğuna inanırım ben. Bu zamana
kadar hep buna inandım. Bunu fikrimi her zaman yakın çevreme bildirdiğimde bana
“Zirveye ulaşsan da yanında mutluluğunu paylaşacağın en az tek bir yakının
olmalı” gibisinden cümleler sarf edildi. Hayır, ben öyle düşünmüyorum. Belki de
farklı düşünmemin sebebi “tam anlamıyla” en yakın arkadaşım gibi yanımda biri
olmayışı, yalnızlığımdır. Ama ben çok mutluyum. Çünkü her zaman başarı ile
yalnızlığın doğru orantılı olduğunu düşünürüm. Hatta demezler mi ki başarının
sonu yalnızlıktır diye?
Eğer yalnızsan kendini daha iyi tanırsın, daha rahat
keşfedersin. Fikirlerini yadırgayacak çok insan olmadığından, yaratıcılığının
ortaya çıkması daha kolay olur.
Şimdi bu yazdıklarımdan şöyle bir çıkarım yapacaklar
olabilir aranızda. “E tabi bu kız basbayağı yalnız, kendini teselli ediyor
işte.” Hemen açıklayayım. Benim bu yazıdaki yalnızlığımdan kastım sırrımı, derdimi;
mutluluğumu açacağım, paylaşacağım son derece güvenebileceğim bir arkadaşımın
olmamasıdır. Etrafımda çoğu kişinin çocukluğundan gelen “en iyi arkadaş”
kavramına hiç sahip olamayışımdır. Ama tabii ki gerçekten arkadaşlarım var;
okulumdan olsun, okul dışından olsun. Onları seviyorum. Her yalnızlıkla
ulaştığım başarıda beni daha da yüreklendirebiliyor, motivasyonumu
arttırabiliyorlar. Ama maalesef her zaman yanımda olan, üzüntümde başımı
omuzlarına yaslayacağı türden son derece güvendiğim arkadaşlarımdan değiller.
Olmayacaklar da..
Çünkü ben hayalimi kurduğum, hedeflerimi belirlediğim
yerlere insanların benim hakkımdaki kötü düşüncelerini takmadan, umursamadan
ulaşacağım. Asla pes etmeyip, elimden geleni yapacağım. Beni üzenlerin
intikamını başarımla alacağım.
Umarım bu yazı sizi az da olsa motive etmiştir. Benim
arkadaşlık, başarı, yalnızlık ilişkisinde düşüncelerim bunlar.
Sonraki yazımızla görüşmek üzere! J
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)